Orhan Allahyarov. Gönlüm Geçer Karabağ̕ dan

Yazıma büyük lider Haydar Aliyev’in bir sözüyle başlamak istiyorum: “Şuşa’sız Karabağ, Karabağ’sız Azerbaycan olmaz!”

Hatıralarım

Hâlâ dün gibi hatırlıyorum. 27 Eylül 2020 Pazar günü sabah 10 gibi uyandım. Ama içimde kötü bir his vardı. Evde kimsenin olmamasına rağmen televizyon açıktı ve yüksek sesle bir şeyler konuşuluyordu. Kalktım ve hızla televizyonun önüne geçtim. Gördüklerime inanamadım. Azerbaycan ordusu gece saat 12 sularında Karabağ’da askeri operasyon başlatmış ve bu operasyon sonucunda birçok köy işgalden kurtarılmıştır. Bu son bir kaç yılda duyduğum en güzel haberdi. Elbette her güzel şeyin bir de kötü yanı vardır. Savaşın ilk gününde dillerinde “Her şey vatan için!” sözüyle şehit düşen kahraman askerlerimiz oldu. Bence şehitlik dünyanın en güzel şeyi. Çünkü sen vatanın için elinden gelenin en iyisini yaparak bu yüksekliğe eriyorsun. Bu herkese nasip olmaz. Bu sefer her şey tamamen farklıydı. Bu savaşı zaferle bitireceğimize yürekten inanıyorduk. Ordumuzun gücüne ve korkusuzluğuna çok güveniyorduk. Her şey tamda istediğimiz gibi gidiyordu.

Akşam annemler eve geldi. Babamın gözlerinde neşe, annemin gözlerinde korku vardı. Babam 1. Karabağ savaşına katılanlardandı. Savaş başladığı için hem mutlu hem de üzgündü. Çünkü eski anıları gözlerinde canlanıyordu. O gün ilk kez babamın ağladığını gördüm. Komşularımızdan, akrabalarımızdan savaşa giden çok sayıda insan olduğu için annem hallice çok korkmuş ve üzülmüştü.

Her sabah uyandığımda sürekli yeni bir haber görüyordum. 28 yıldır yaralı olan “kartal” gün geçtikçe iyileşiyordu. Dünya medyası sürekli Azerbaycan ile ilgili haberler yayınlıyordu. Bu benim içimde solmakta olan vatanseverlik duygusunu yeniden ateşledi. Biz artık hiçbir yerde baş aşağı değildik. Başımız dik, alnımız açık gururla yürüyorduk. 28 yıldır uluslararası kuruluşların yapamadığını kardeşimiz Türkiye ile birlikte yapıyorduk.

Savaşın başlamasından bu yana sekiz gün geçmişti. İnternette gezinirken bir anda önüme bir haber çıktı. Ermeniler, Azerbaycan’ın en büyük ikinci şehri olan ve sivil insanların yaşadığı Gence’ye roket attılar. Aniden, videolar internette hızla yayılmaya başladı. Videoları izlerken dehşete düştüm, yani gerçekten bunu yapan insanlar mıydı? Sivil insanlara yönelik ilk saldırılar böyle başladı. Bu saldırıların en kötüsü 10 Ekim’de gerçekleşti. O gün içimde bugün bir şey olacakmış gibi bir endişe vardı. Akşam herkes yattıktan sonra ben her zamanki gibi internette geziniyordum. Gece saat 2 civarıydı. Önüme bir haber çıktı: Gence’ye roketli saldırı oldu. Hemen haber programını açtım. Bu nasıl olabilir? İzlediklerimi kelimelerle anlatmak imkansız. Bu yazıyı yazarken aklıma o olaylar geliyor ve gözyaşlarımı tutamıyorum. Bu olayda 10 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti, 40 kişi yaralandı. Ölenler arasında kadın ve çocuklar da bulunuyor.

Savaşın ilerleyen günlerinde, topraklarımızı işgalden hızla kurtarıyorduk. Sayın Cumhurbaşkanı, Ali Başkomutanımız işgalden kurtarılan toprakların isimlerini açıklıyordu. Tarih 8 Kasım’dı. Kafkasya’nın kültür beşiği, Azerbaycan’ın göz nuru Şuşa işgalden kurtarıldı. O günü hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Sabah İlham Aliyev, “Bugün önemli bir haber vereceğini” tweetledi. Herkes merakla bu haberi bekliyordu. Öğleden sonra televizyonda Şuşa’nın işgalden kurtarıldığını duyurdu. Bir anda insanlar sokağa döküldü. Herkes bu günü bayram olarak kutluyordu. Gerçekten bayramdı, 28 yıllık hasret bitmişti. Ancak birkaç hafta sonra bu bayram bizim ailemiz için kara bir gün oldu. Anne tarafından yakın bir akrabamız şehit düştü. Çalışmaya yeni başlamıştı, nişanlıydı ve yakında evlenmek üzereydi. İşin en kötü yanı, babasını çocukken kaybetmiş olması ve ailenin tek oğlu olmasıydı. Adı Hüseynov Aliheyder. Gazah iline bağlı Gırlı köyü.

Savaşın bitişinin üzerinden iki yıl geçti. Çok şey değişti. Yıllar önce yurtlarından göç etmek zorunda kalan çok sayıda insan evlerini, daha doğru söylersek, ermeni vandalları tarafından dağıtılmış, yok edilmiş evlerinin bulunduğu yerleri ziyaret ettiler. Ama bu sefer gururlu ve mutlu bir seferdi. Değişmeyen bir şey var. İki yıl önce o topraklarda kahramancasına şehit olan askerlerimiz, bayrakla sarılmış tabutlarda evlerine geri dönebildiler. Onlar her zaman hafızamızda, yüreğimizdeler. Allah onlara rahmet eylesin.

Savaş Bilgileri

Savaş sadece 44 gün sürdü. Her gün cepheden iyi haberler geliyordu. Azerbaycan devleti son 10 yılda orduya çok yatırım yaptı. En modern silahlar, uçaklar, uçaksavarlar ve ekipmanlarla temin edilmiştir. Kardeş Türkiye ile işbirliği ordumuza olumlu yansıdı. Ermeni ordusunda bu işler tam tersi yönde ilerliyordu. Ordudaki eksiklikler ve kötü yönetim yenilgilerine yol açtı. Azerbaycan uluslararası kurumların yıllardır yapamadığını sadece 44 günde kendisi yaptı. Başkomutan İlham Aliyev, savaşın başladığı günden bu yana gerek ordu yönetiminde gerekse de siyasi arenada gücünü ve iradesini gösterdi. Hiç kimseye boyun eğmedi ve başını her zaman dik tuttu. Azerbaycan halkı ona her zaman güvendi ve bu güveni boşa çıkarmadı.

Savaşın her geçen gün şiddetlenmesine rağmen, Azerbaycan halkı savaşa mutlu bir şekilde gülerek ve eğlenerek gidiyordu. Savaşın ilerleyen günlerinde insanlığın daha önce görmediği birçok olay yaşandı. Ermeniler savaşı kaybetmeyi hazmedemediler ve bu sefer sivilleri hedef aldılar. 4 defa Gence’ye, 2 defa Berde ve Terter̕ roket saldırısı düzenlendi. Bu saldırılarda çok sayıda insan hayatını kaybetti ve çok sayıda insan da yaralandı. Bir saldırıda 16 aylık bir bebek hayatını kaybetti. Bu olayın o anne ve baba için ne kadar zor olduğunu insan hayâl bile edemiyor. Azerbaycan ordusu bu saldırılara kısa sürede karşılık verdi. Ama sivillere saldırarak değil, savaş alanında.

Karabağ Tarihi

Karabağ, Azerbaycan’ın ezeli toprağıdır. Tarih boyunca her zaman Azerbaycan devletinin bir parçası olmuş ve Azerbaycan halkı her zaman bu topraklarda yaşamıştır. Buraya gelen seyyahlar, tarihciler, şairler ve yazarlar kayıtlarında bu bölgede Türkçe dilli kabilelerin yaşadığını yazmışlardır. Bazı ermeni tarihcileri bu gerçeği doğrulamaktadır. Karabağ’ın bu kadar çok istenmesinin nedeni, elverişli bir konumda bulunması ve zengin doğal kaynaklara sahip olmasıdır.

20. yüzyılın başlarından itibaren ermeniler toprak iddiasında bulunmaya başladılar. Fakat kısa bir süre sonra sesleri kesildi. 1988’lerın ortasında Karabağ sorunu yeniden alevlendi. Ermenilerin her zaman Türk halklarına karşı düşmanlık gösterdiklerini belirtmek isterim. Çocuklarına okulda ve evde Türklerin kötü ve zalim insanlar olduğunu öğretiyorlar. İzlediğim birçok belgeselde bu gerçekleri kendileri doğruluyor. 28 yıllık işgal döneminde ermeniler Karabağ’da herhangi bir onarım ve restorasyon çalışması yapmamışlardır. Aksine bizim evlerimizi, camilerimizi barbarcasına dağıtmışlar. Azerbaycan halkının bir gün ata vatanına geri döneceğini biliyorlardı. Sadece bunun için biraz zamana ihtiyaç vardı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Müəllif hüquqları qorunur. Materialdan istifadə zamanı istinad etmək vacibdir.

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir.

Next Post

Vislava Şimborska. Axı hər başlanğıc sonrakı gedişatdı

C Fev 17 , 2023
Görkəmli Polşa şairi Vislava Şimborska 1923-cü ildə Kurnik şəhərində anadan olub. 1948-ci ildə Krakovdakı Yagellon Universitetini bitirib. Şairin ilk kitabı 1952-ci ildə işıq üzü görsə də, sonralar ondan imtina edib. O, “Özümə suallar”, “Yetimin harayı”, “Seçmə şeirlər”, “101 misra”, “Bundan ötrü yaşayırıq” kimi şeirlər kitablarının müəllifidir. Poetik əsərləri dünyanın 36 […]